Bir önceki yazımızda yatırımcıların fiyat hareketleri karşısındaki duygusal tepkilerini ve bu tepkilerin davranışlarına nasıl yansıdığını ele almıştık. Bu yazımızda, Davranışsal Finans’ın temel taşlarından biri olan Prospect Teorisi üzerinde duracağız. Nobel ödüllü bu teori, yatırımcıların rasyonel karar verme süreçlerine karşı çıkan güçlü bir argüman sunuyor.
İÇİNDEKİLER
ToggleDavranışsal Finans, yatırımcıların rasyonel kararlar veremeyeceğini ve finansal piyasaların etkin olamayacağını savunur. Bu, Etkin Pazar Hipotezi’nin en temel varsayımı olan “rasyonel yatırımcı” fikrine tamamen zıttır. Etkin Pazar Hipotezi, piyasaların etkin çalıştığını ve yatırımcıların tüm mevcut bilgileri doğru bir şekilde fiyatlara yansıttığını öne sürerken, Davranışsal Finans, yatırımcıların irrasyonel davranışlar sergilediğini ve duygularının karar süreçlerini büyük ölçüde etkilediğini gösterir.
Son 20 yılda yapılan çalışmalar, Davranışsal Finans’ın haklılık payını artırmıştır. İnsanların, özellikle finansal kararlarda, rasyonellikten ne kadar uzaklaşabildiklerini ortaya koyan sayısız araştırma yapılmıştır. Örneğin:
Davranışsal Finans’ın öncülerinden Daniel Kahneman ve Amos Tversky, finansal kararlardaki irrasyonelliği ispatlamak adına çok sayıda matematiksel ve deneysel çalışma gerçekleştirmiştir. Kahneman, 2002 yılında bu alandaki katkılarından dolayı Nobel Ekonomi Ödülü’nü almıştır. 2017 yılında ise Richard Thaler, Davranışsal Finans’a yaptığı katkılar nedeniyle aynı ödüle layık görülmüştür. İlginç bir şekilde, Davranışsal Finans’ın bu önemli isimleri, Etkin Pazar Hipotezi’nin öncülerinden Eugene Fama ile birlikte Nobel ödülünü paylaşmışlardır. Bu, iki zıt görüşün bilime katkılarından dolayı ödüllendirilmesi açısından dikkat çekicidir.
Daniel Kahneman’ın geliştirdiği ve Nobel ödülü kazanmasını sağlayan Prospect Teorisi, insanların kazanç ve zarar karşısındaki duygusal tepkilerini inceleyen bir teoridir. Teori, yatırımcıların kazançtan çok, zarara karşı daha duyarlı olduklarını ve bu durumun yatırım kararlarını nasıl etkilediğini açıklar.
Bu, yatırımcıların şu iki tipik davranışı sergilemesine neden olur:
Prospect Teorisi’nin Türkçede basitçe “Zararına Satmam Teorisi” olarak adlandırılabileceğini söyleyebiliriz. Yatırımcıların zarar eden pozisyonlarını kapatmaktan kaçınma davranışı, bu teorinin temel çıktılarından biridir. İşte bu eğilim, piyasada sıkça rastlanan şu davranışlara yol açar:
Yatırımcıların en büyük hatalarından biri de, satış sonrası fiyat hareketlerine odaklanmalarıdır. Örneğin:
Bu durum, yatırımcıların hedeflerini önceden belirlemeleri ve zararı sınırlamak için stop-loss emirlerini kullanmaları gerektiğini gösterir. Prospect Teorisi, disiplinli bir yatırım stratejisinin önemini bir kez daha vurgular.
Daniel Kahneman’ın çalışmaları, yatırımcıların kâr ve zarar karşısındaki tutumlarını yeniden düşünmelerini sağlamıştır. İşte bu teoriden çıkarılabilecek birkaç önemli ders:
Prospect Teorisi, yatırımcıların kazanç ve zarar karşısındaki psikolojik hassasiyetlerini anlamak için kritik bir çerçeve sunar. Zararı kabullenmekte zorlanma ve kârı erken realize etme eğilimleri, yatırımcıların performansını doğrudan etkiler. Bu teori, rasyonel olmayan yatırım davranışlarını açıklamakla kalmaz, aynı zamanda daha sağlıklı kararlar almak için stratejik öneriler sunar.
Bir sonraki yazımızda, Prospect Teorisi’nin piyasa dinamikleri üzerindeki etkilerini daha detaylı inceleyeceğiz.
EN YENİLER
İNGİLİZCE İngilizce Speaking Geliştirme Kişisel Yatırım
İNGİLİZCE İngilizce Telaffuz Kuralları Kişisel Yatırım
İNGİLİZCE İngilizce Nasıl Gelişir? Kişisel Yatırım