Bir önceki yazımızda Prospect Teorisi ve Yatırımcı Kararları’nı detaylı bir şekilde incelemiş, yatırımcıların kazanç ve kayıp durumlarında nasıl kararlar verdiğini ele almıştık. Şimdi ise bu teoriyi destekleyen bilimsel çalışmalardan bahsedeceğiz. Ayrıca yatırımcıların neden irrasyonel davrandıklarını ve bu durumun finansal kararlarına nasıl yansıdığını inceleyeceğiz.
İÇİNDEKİLER
ToggleYatırım dünyasında sıkça duyduğumuz cümlelerden biri şudur:
“Borsada uzun vadede kazanılır. Ben şu anki zararımı hiç ciddiye almıyorum, uzun vadeli bekleyeceğim.”
Ancak, bu düşüncenin ardında yatan gerçeği sorgulamak gerekiyor. Çoğu zaman bu cümleyi kuran kişi, aslında şunu söylemek istiyor:
“Zararına satamıyorum, satmak işime gelmiyor. Kâr edene kadar veya fiyat aldığım seviyeye gelene kadar bekleyeceğim.”
İşte burada beynimizin bize oynadığı oyun devreye giriyor. Stresi azaltmak için kendimizi “uzun vadeli yatırımcı” olarak tanımlıyoruz. Ancak gerçek şu ki, bu strateji genellikle zararları kabullenememenin bir sonucu.
Cristiana Cerqueira Leal, Gilberto Lourerio ve J. Rocha Armada tarafından yapılan bir çalışma, bu durumu bilimsel olarak kanıtlıyor. Çalışmanın başlığı:
“Selling Winners, Buying Losers: Mental Decision Rules of Individual Investors on Their Holdings.”,(Kazananları Satmak, Kaybedenleri Tutmak: Bireysel Yatırımcıların Yatırımları Üzerindeki Zihinsel Karar Kuralları) olarak geçmektedir. Bu çalışma, yatırımcıların sahip oldukları yatırım araçları üzerindeki karar mekanizmalarını ve davranış biçimlerini incelemektedir.
Bu araştırmada, 4428 bireysel yatırımcının işlemleri analiz edilmiş ve şu sonuçlara ulaşılmıştır:
Bu davranışların yalnızca Türkiye’ye özgü olmadığını belirtmek gerekiyor. Amerika’dan Çin’e kadar birçok yatırımcı aynı hataları yapıyor. Özellikle yatırım tecrübesi az olan kişilerde bu eğilimin daha belirgin olduğu görülüyor.
Bu çalışmanın sonucu şunu gösteriyor:
Daniel Kahneman’ın söylemiş olduğu Prospect Teorisi’nin gerçek olduğu.
4428 yatırımcı üzerinde yapılan bu çalışma, azımsanmayacak bir örneklem büyüklüğüne sahiptir ve dünyada bu tür bilimsel araştırmaların ciddiyetle yürütüldüğünü göstermektedir. Siz de bu yazıyı okuduktan sonra kendi yatırım ekstrelerinizi inceleyin: Zarar eden hisselerinizi ne kadar süre elinizde tuttunuz? Kâr sağlayan hisselerinizi ne kadar süre beklettiniz? Kendi davranışlarınızı analiz ederek Prospect Teorisi’ndeki eğilimlere ne derece uyduğunuzu değerlendirebilirsiniz.
Yazıyı okurken aklınıza gelen soru, “bu kadar zarar etmişken satalım mı?..Hayır, bu kadar zararınızı büyütmeye izin vermeyin. Bir pozisyon alırken önce ne kadar zararı göze alabileceğinize karar verin ve o noktada bırakın. Aksi halde, uzun süre kayıplarla bekleyip, hisse aldığınız fiyata geldiğinde satarsınız ve ardından fiyatın yükselişini izlemek zorunda kalırsınız. Bu durum, birçok yatırımcının sıkça karşılaştığı bir senaryodur. İnsanların sık sık sordukları diğer bir soru: “Ben satıyorum ama hisse uçuyor gidiyor. Neden böyle oluyor?” Aslında bu durumun sebebi, sizin sattığınız fiyat seviyesinin, önceki bir direnç noktası olmasıdır. O fiyata geldiğinde siz satıyorsunuz, ancak direnç kırıldığında, bu seviyeyi alım fırsatı olarak gören daha büyük oyuncular devreye giriyor. Peki, böyle bir durumda bu karar rasyonel midir? Yatırımcılar gerçekten rasyonel karar verebiliyorlar mı? İşte üzerinde düşünülmesi gereken esas soru budur.
Peki, yatırımcıların bu hatalarını fark eden ve bundan faydalanmaya çalışanlar ne yapar? Elbette para kazanmaya odaklanırlar. Hani bazen şunu duyarsınız: “Abi, hisse senedini 3 TL’den aldım, 6 TL’ye gidecek dediler.” Peki, bu hisselerin gerçekten 6 TL’ye gideceğini söylüyorlarsa, bunu size neden haber veriyorlar? Eğer bu bilgi size ulaşmışsa, bilin ki bu artık herkes tarafından bilinen bir bilgidir. Sonrasında ne oluyor? Hisse 3 TL’den 2,50 TL’ye düşüyor. Bu seviyede yatırımcı satmaz, beklemeye devam eder. Ardından 2 TL’ye, sonra 1,50 TL’ye kadar düşer. Ve tam da davranışsal finansın belirttiği gibi, bu yatırımcı “Battı balık yan gider, bekleyeceğim” moduna girer ve hisselerini satmamakta ısrar eder ve uzun vadeci olur.
Bu süreçte, size 3 TL’den 6 TL’ye gideceği söylenen hisseleri aslında size taşıtıyorlar, yani sizlere finanse ettiriyorlar. Hisselerin kimde olduğunu ve nerede satacağınızı çok iyi biliyorlar. Hisse fiyatı dibe vurur, bir süre yatay seyir izler. Daha sonra fiyat 1,50 TL’den 2 TL’ye yükselir ve yatırımcı “Oh, yükseliş başladı” diye düşünür. Hisse 2,20 TL’ye gelir ve yatırımcı artık biraz rahatlar. Ancak birkaç gün içinde fiyat tekrar 1,50 TL’ye düşer. Yatırımcı “Keşke satsaydım” diye pişmanlık duyar, ancak yine de satmaz. Ardından hisse 2 TL’ye yeniden yükselir, ama bu sefer yatırımcı daha da fazla stres yaşar. Fiyat tekrar düşüp 1,30 TL’ye giderken “Lanet olsun, keşke daha önce satmış olsaydım” diye düşünür.
Bu döngü sürekli duygusal stres yaratır ve yatırımcıyı yorup yıpratır. Fiyat üçüncü kez 2,40 TL veya 2,50 TL’ye geldiğinde bile yatırımcı satmakta zorlanır, çünkü bu duruma olan tepkileri manipülatörler tarafından çok iyi bilinir. Nerede alım-satım yapacağınızı tahmin eden manipülatörler, yatırımcıyı bu hatalı döngü içinde oynatmaya devam eder. Hisse fiyatı gerçekten 6TL’ye ulaştığında ise, yatırımcı genellikle çok daha düşük seviyelerde, örneğin 3 TL veya 3,80 TL civarında satış yapmış olur.
Bu tür durumlarla başa çıkmak için ne yapmanız gerekiyor? Yukarıda çok önemli bir konudan bahsedildi: Hisse senedini 3 TL’den aldığınızda, bu hisseleri size taşıttırıyorlar, yani sizden uzun süreli bir finansman sağlıyorlar. Onlar, hisselerin bilanço sonuçlarının ne zaman iyileşeceğini ve fiyatın ne zaman artacağını çok iyi biliyorlar. Siz hisseleri sattıktan sonra fiyat yükseliyor. İşte bu döngüyü kırmak için daha stratejik ve rasyonel bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Kahneman’ın Prospect (Zararına Satamıyorum) Teorisini biyolojik ve kimyasal açıdan inceleyen oldukça ilginç bir çalışma mevcut. Kandaki kimyasallar, hormonlar (adrenalin, dopamin, serotonin vb.) ve bunların yatırımcı kararları üzerindeki etkileri, nörologlar ve davranışsal finans uzmanları tarafından detaylı bir şekilde analiz edilmiş. Bu kapsamda, Songfa Zhong, Salomon Israel, Hong Xue, Pak C. Sham, Richard P. Ebstein ve Soo Hong Chew gibi altı bilim insanının yürüttüğü bu çalışma, Prospect Teorisi’ne nörokimyasal bir açıklama getiriyor.
Çalışmada yatırımcılar MR makinelerine yerleştirilerek beyin aktiviteleri elektrotlar aracılığıyla takip edilmiş. Yatırımcılara belirli sorular sorulmuş ve ekranda hisse senedi grafiklerini izleyerek alım-satım kararları vermeleri istenmiş. Sonuçlar oldukça çarpıcı: Dopamin hormonu artırıldığında, yatırımcıların kâr eden hisseleri daha uzun süre ellerinde tuttukları ve stres seviyelerinin düştüğü gözlemlenmiş. Dopamin seviyesi yüksek olduğunda, yatırımcılar kârın büyümesine izin verebiliyor ve daha sabırlı davranıyorlar. Bu durum, Prospect Teorisi’ndeki yukarı yönlü eğrinin daha belirgin bir hale gelmesine neden oluyor. Yani, örneğin %5’lik bir kâr durumunda yatırımcının yaşadığı mutluluk daha yoğun hale geliyor.
Öte yandan, yatırımcılara serotonin hormonu verildiğinde stres ve üzüntünün arttığı, yatırımcıların kayıplara karşı daha hassas hale geldikleri görülmüş. Serotonin seviyesinin yükselmesi, kayıplara ilişkin duygusal tepkinin şiddetini artırıyor ve yatırımcıların kayıplarını kabullenmekte daha büyük zorluklar yaşamasına yol açıyor. Bu da Prospect Teorisi’ndeki aşağı yönlü eğrinin daha keskin bir hale gelmesine neden oluyor. Kısacası, dopamin kazançlara yönelik olumlu duyguları artırırken, serotonin kayıplara yönelik olumsuz duyguları tetikliyor.
Bu bulgular, aslında yatırım kararlarının tamamen rasyonel olmadığını ve hormonların bu süreçte ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Peki, bu bilgiler ne anlama geliyor? Sabah piyasalar açılmadan önce dopamin artırıcı bir hap mı almalıyız? Tabii ki böyle bir ilaç bulunmuyor, ancak dopamin seviyesini artırabilecek besinler tüketmek veya stresten uzak durmak gibi yöntemler yatırımcı psikolojisine olumlu etkiler yapabilir.
Sonuç olarak, bu çalışma, Prospect Teorisi’nin sadece davranışsal değil, aynı zamanda nörokimyasal temelleri de olduğunu gösteriyor.
Yatırımcıların irrasyonel davranışlarını bilen manipülatörler, bu zaaflardan faydalanır. Örneğin, yatırımcıların bir hisse senedini belirli bir fiyat seviyesinde satacağını öngörerek bu seviyelerde fiyat oynaklıkları yaratırlar. Yatırımcıların sıkça düştüğü hatalardan bazıları şunlardır:
Manipülatörler, yatırımcıların bu davranışlarını kullanarak piyasada avantaj elde ederler.
Prospect Teorisi’nin temel noktası şudur:
Zararlar, kazançların en az iki katı şiddetinde duygusal etki yaratır.
Bu nedenle yatırımcılar, kazançlarını hızla realize ederken zararlarını kabullenmekte zorlanır. İşte bu davranış şekli, yatırımcıları irrasyonel kararlar almaya iter ve büyük kayıplara yol açar.
Yatırımcı psikolojisi eğitimlerinin amacı, beynimizdeki bu “yazılımı” değiştirmektir. Kendinizi daha iyi tanıyarak ve davranışlarınızın farkına vararak bu zaafların üstesinden gelebilirsiniz. Unutmayın:
Bir sonraki yazımızda, Festinger’in Cognitive Dissonance Teorisi ile yatırımcıların nasıl irrasyonel kararlar aldığını inceleyeceğiz. Takipte kalın!
EN YENİLER
İNGİLİZCE İngilizce Speaking Geliştirme Kişisel Yatırım
İNGİLİZCE İngilizce Telaffuz Kuralları Kişisel Yatırım
İNGİLİZCE İngilizce Nasıl Gelişir? Kişisel Yatırım